menu
“KUŞADASI OLARAK ŞANSLI BİR NOKTADA DEĞİLİZ, İVEDİ OLARAK ÖNLEMLER ALINMASI GEREKİYOR”
Son günlerde deprem kuşağında yer alan Kuşadası’nda yaşanan arka arkaya depremler vatandaşları korkuttu. Yenihaber Kuşadası Gazetesi olarak Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın İl Temsilcisi Hasan Kuru ile yaşanan son depremler hakkına röportaj gerçekleştirdik.
70
okunma

Jeoloji Mühendisi Hasan Kuru, deprem öncesinde, sırasında ve anında yapılması gerekenler ve Kuşadası bölgesindeki olası depremler, yapı denetim ve zemin etütü hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Kuşadası’nda son günlerde yaşanan depremleri nasıl yorumlamalıyız?

Hasan Kuru: “Vatandaşımızın endişesi çok makul. Bu konuda onları bilgilendirmek gerekiyor. Aynı zamanda da problemlere çözüm olmak gerekiyor. Ülkemizin belli bölgelerinde olduğu gibi özellikle Kuşadası-Aydın ve İzmir bölgesi ciddi anlamda deprem aktivitelerinin olduğu bir bölge ve bu olmaya devam edecek. Bu noktada vatandaşlarımızın özellikle orta ve küçük boyutlu depremlerden edişe etmelerini anlamış olmakla beraber daha makul gözüküyor ama daha büyük depremlerin yapısal önlemlerin yerel ve kamu idaresinden alınması gerekmektedir. Aydın ve Kuşadası özelinde baktığımız zaman yerleşim yeri konusunda çok şanslı bir noktada değiliz. Bu noktada önlemlerin ivedi olarak vatandaşlarımızın açısından önemli olacağını düşünüyoruz.”

Zemin etütü nasıl yapılmalı, bu konuda nasıl ilerlemek gerekiyor?

Hasan Kuru: “Zemin etütünde ciddi bir açık var. 1999 sürecinden sonra deprem başta olmak üzere afetlerle mücadelede belli noktalarda yol aldık fakat özellikle kamu idaresinin afetlerle mücadeleyi yapı denetim üzerinden sadece yapıyı yürütme politikası var. Bu belli bir noktalara kadar geldi fakat doğru bir tespit ve sonuç değil. Özellikle zemin etütlerinin ve zeminin Jeoloji mühendislerinin aktif olarak rol alması gerekiyor. Bu bir zorunluluk değil. Çoğu yapı denetim firmasında Jeoloji mühendisleri aktif olarak yer almıyor. Yani sadece binayı denetlemek afetler için yeterli değil. Zemine uygun bina yapmanın denetimine girmemiz lazım. Yani yapı denetim değil yapı ve zemin denetimi şeklinde çalışmalarımızın yürütülmesi lazım.  Bu konuda bakanlığımıza, genel merkezimize, şube ve temsilciliklerinde ve tüm Türkiye’de gerekli iletişimler yapılıyor. Fakat bunun neden bu şekilde yapıldığını anlamış değilim. Sadece bu da değil. Belediyelerimiz ve gerekli kamu idarelerimiz birlikte çalışma kültürünü edinmiş olması gerekiyor. Vatandaşlarımızın endişe duymayacağı bir kamusal güvenlik düzeni kurmamız gerekiyor. Modern ülkelerdeki gibi sağlamamız gerekiyor ki vatandaşlar her afetten sonra başlarına bir şey gelecek mi şeklinde bir yaklaşım göstermesin. Aksi takdirde ucu belirsiz bir paradoks haline gelecek. Çünkü vatandaşımızın alım gücüne göre ev alma, değiştirme şansı yok. Her zaman evinin depremselliğini test etme şansı yok. Diyelim ki tespit etti, evini mi değiştirecek? Bunların toplam olarak bir kamu idaresi tarafından yerel idareyle birlikte çalışarak yapılaşma olarak riskli bölgelerde kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm değil, vatandaş nezdinde lehinde kentsel dönüşüm projeleriyle daha güvenlik daha stabil alanlara yapılaşmayı kaydırıp vatandaşlarımızı buralarda yaşamaya itmeliyiz. Sistem bütünlüğüne bakarsak zemin etütleri, özellikle jeoloji mühendisleri tarafından kontrol edilmesi gerekiyor. Çoğu belediyemize protokoller yaparak jeoloji mühendisleri aldırmayı başardı fakat yerinde denetim çok önemli. Maalesef bazı belediyelerimizde denetim yok, jeoloji mühendisleri yok. Daha sonra zemine uygun yapı yapılmasıyla ilgili yapı denetim firmalarında yer bilimci olmak zorunda. Çünkü binayı denetlemek çok olası değil. Afetlerin neredeyse tamamı yapı ve zemin kaynaklı. Jeoloji mühendisleriyle beraber gerekiyorsa uygun iyileştirme yöntemleri ve daha sonra bu yöntemlerinin yerinde yapıldığını tespit etmek, kontrol etmek ve akabinde kontrol etütleri yaparak son sağlanan zemin şartına göre de bir yapı tasarlamak önemli. Şu an bu şekilde yürütebildiğimiz çok projemiz yok. Bakanlık nezdinde bunların yapılması gerekiyor. Her yeni yapı güvenlidir diyemeyiz. Yeni yapılar güvensizdir diye bir şey söylemiyorum. Yapı denetim mekanizmasından geçmemiş bir yapı zemin şartlarına bağlı olarak kafamızda soru işareti yaratıyor. Çünkü deprem anında nasıl davranacağını bilmiyoruz.”

“VATANDAŞLARIMIZA DÜŞEN GÖREVLER VAR”

Biz bu depremleri daha sık mı yaşayacağız? Depremlerin şiddeti artacak mı? Kuşadası’nda deprem şiddeti ne kadar olabilir?

Hasan Kuru: Bu bölgede Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi çalışmalar yapan hocalarımız var. Bunları takip ediyoruz. Bu takipte belli başlı sıcak noktalar var. Doğu Anadolu Fay Hattı, Marmara Bölgesi ve bir tanesi de Batı Anadolu Bölgesi.  Aydın-İzmir- Kuşadası Bölgesi de orta ve küçük şiddetli depremlerin beklendiği bir bölgemiz. Vatandaşlarımız bu durumu değiştiremezler. Dünyanın devinimi içinde depremler olmak zorunda ve önümüzdeki günlerde de belli ölçeklerde depremler olacak.  Bugün depremin oluş zamanı ve tarihini bilmemiz sadece canımızı kurtarmamıza yarar ama kentlerimizi, altyapılarımızı kaybederiz. Bu depreme nerede yakalanacağımız da çok önemli. Bu noktada vatandaşlarımıza düşen görevler var. Deprem anında ne yapılması gerekiyor, bunlarla ilgili eğitimlerimiz de var. Bunlara katılmakta fayda var. Çocuklarımız eğitiliyor. Çocuklarımız deprem konusunu çok iyi biliyorlar. Büyükler de bunları bilmek zorunda. Balkonlar, merdivenler, belli hareketleri yapmak lazım. Çocuklar daha masum ve daha gerçekçiler. Ranta değil bilgiye dayalı konuşuyorlar. Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Vatandaşlarımız afetlerle ilgili bir durumu değiştiremezler. Yaşadığı konutta herhangi bir afet anında güvenle içinden çıkabileceklerinin altyapısı ve güvencesini içlerinde hissettikleri anda kamusal güvenliği tesis etmiş olacağız. Hangi siyasi parti, belediye olduğu fark etmeksizin herhangi bir deprem anında bu politikaları yapmak lazım. Bu kısa süreli bir çözüm değil. Şu anda ülkemizde olabilecek tüm afetler biliniyor. Bunlarla ilgili çalışmalar yapılıyor. Jeoloji mühendisleri bunlar hakkında çalıştı. Burada vatandaşlarımıza deprem anında neler yapacaklarını, deprem öncesinde neler yapması gerektiğini bilmeleri gerekiyor. En azından yeni yapı satın alırken, zemin etütüne uygun bina olup olmadığını, binanın sağlıklı bir zemine oturup oturmadığını bilmeleri gerekiyor. Kuşadası, Aydın için çok önemli bir sahil kasabası. Ülkemizin turizm incilerinden biri. Belediyelerimize ve kamu idarecilerimize olumsuz etkilerin olmaması adına çalışmalarına başlamalarını tavsiye ediyoruz.

Zemin etütleri yapılırken deprem şiddeti kaç olarak belirleniyor?

Hasan Kuru: Ortalama bir tasarım yapılıyor. AFAD ile ortak bir çalışma ürünü. Ortalama bu bölge için AFAD’ın belirlediği bir parametre var. Her bölge için ayrı bir veri var. Bu veri güvenli bir veri. Sondajlar, arazi çalışmaları yapılıyor. Bu verinin projede kullanılabilmesi için ara mekanizmanın çalışması gerekiyor. Sahada Jeoloji Mühendisleri tarafından denetlenmesi gerekiyor. Ada için çok önemli, belli alanlarda sıvılaşan yerler var. Belli noktalarda heyelan bölgemiz var. Burada hem iyileştirme çalışmaları yapılması hem de titizlikle çalışmaların kontrol ve takibinin yapılması lazım. Zemin sonucuna göre bir yapı oluşturulması gerekiyor. Kuşadası’ndan Denizli’ye kadarki yapılaşma lar fay hattının üzerinde. Geçmişten gelen doğru yerleşim alanları seçememişiz.  Yıllar alacak ama bunu planlamamız gerekiyor. Daha sağlıklı zeminlere kaydırmamız gerekiyor.

“AFETE DÖNÜŞMEYECEK PROJELER YAPILMASI GEREKİYOR”

Vatandaşlar deprem anında neler yapmalı?

Vatandaşımız için en büyük güvence idarecilerimizin o bölgede vatandaşların zarar görememesi için altyapı ve üstyapıyı sağlaması. Bu gelecek için hedefimiz olmalı.  Modern ülkelerdeki gibi 6-7 şiddetinde depremler oluyor. İnsanlar binalarına bir şey olmayacağını biliyor ve bu hissiyatla binada kalıyor. Bu güvenlik hissinin değeri paha biçilemez. Olası bir deprem, olası bir göçük altında kalmamaları için binalarını iyi tanıyacaklar. Zayıf ve güçlü yanlarını iyi tanıyacaklar. Yaşam çantaları hazırlamaları gerekiyor. Evin belli noktalarına koyacaklar. Yaşam boşluğu olan alanlarda toplanmak zorundalar. Bunun için de aile içinde tatbikat benzeri uygulamalar yapmaları gerekiyor. Yaşam üçgeni oluşturmaları gerekiyor. Telefonlarıyla yardım istemeleri gerekiyor. Devlet nezdinde afet sonrası için çok yatırım yapılıyor. Afet sırasında binlerce insan yardım ediyor ama asıl derdimiz doğa olayının afet yaratmamasını sağlamamız gerekiyor. Bir doğa olayının afet olması için doğaya ve bizlere zarar vermesi gerekiyor. Bunun için de insani faaliyetler ön planda. Eğer doğa olayı bize zarar vermiyorsa afet değil. Afete dönüşmeyecek projeler yapmamız gerekiyor. Her türlü doğa olayının felakete dönüşmesinde ortak payda insan. Biz vatandaşlarımızın gittikçe bilinçlendiğini düşünüyoruz ama idarecilerimiz bu ölçüde bilinçleniyor mu? Seçim dönemindeyken  vatandaşlarımız, doğa olaylarının afete dönüşmemesi için yöneticilerimizin sorumluluk almasına baskı yapsınlar. Biz Jeoloji Mühendisleri odası olarak Büyükşehirle ortak protokollerimiz var. Valilikle  çalışıyoruz. Biz her türlü teknik çalışmaya hazırız. Ekiplerimiz de bu konuda yardımcı olurlar. Fakat yasal anlamda fazla yetkimiz yok. Yetkimiz, bilgimiz, enerjimiz var, idarecilerimizin buna sahip çıkması lazım.

Yorumlar

https://kusadasiolay.com/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!