Başkan Kılınç, 25 Aralık’ta İstanbul Yenikapı’da düzenlenecek Büyük Alevi Kurultayı, Kuşadası’nda Cem Evi ve Cem Evi’nin çalışmaları hakkında sorulara cevap verdi.
“İSTANBUL’DAKİ BÜYÜK KURULTAYA HERKESİ BEKLİYORUZ”
1-25 Aralık Pazar günü İstanbul’da kurultayınız var. Bunun içeriğini bize anlatabilir misiniz?
Erdal Kılınç: Yenihaber Kuşadası Gazetesine ve Yenihaber TV emekçilerine sesimize ses olduğunuz için teşekkür ederiz. Bütün çalışanlara saygılarımızı sunuyoruz. 25 Aralık İstanbul Yenikapı’da Büyük Alevi Kurultayı adı altına kurultay düzenleyeceğiz. Bunun bir öncesi var. Meclis bir yasa geçirdi. Kültür Bakanlığı’na bağlı Alevi Bektaş-i Bakanlığı altında başkanlık kurdu. Bu başkanlık kurulurken, bir toplumla ilgili bir zümreyle ilgili yasa çıkarılırken toplumun kanaat önderleriyle danışılarak yasa çıkarılır. O yasa da toplumu rahatlatsın, ihtiyaçlarını karşılasın diye oluşturulur ama bu son çıkan yasa bizim camiada bir rahatsızlık yarattı. Alevi Konfederasyonların, federasyonların tepkisiyle karşılaştı. Çünkü yasa hazırlanırken Alevi kurumlarıyla görüşülmedi ve bu yasa biz alevilerin düşüncelerini asimilasyona götüren, inancımızı inanç olarak görmeyen bir kültür olarak görmeyen, folklorik gösteri olarak gördüğü için bütün alevi kurumları bununla ilgili hem Ankara’da mecliste hem de sonrasında Anadolu’nun yedi bölgesinde toplantılar düzenlediler. Toplantılarda neden bu yasaya karşı olduğumuzu, bizim için avantaj ve dezavantajları tartışıldı. Bunun en son noktası da büyük bir alevi kurultayı oldu. Bu kurultayda bilim insanları, yol önderleri, dedelerimiz, vakıf başkanları orada bir açıklama yayınlayarak büyük bir kurultay hazırlanıyor. Bu kurultaya tüm halkımız çağrılıyor. Biz de fikirlerimizi dile getirmek için Kuşadası’ndan kurultaya gideceğiz. En az bir otobüsle bu kurultaya katılacağız. Bu kurultayın amacı, Alevilik bir inançtır, kültürdür demek. Hiç kimse hiç kimsenin inancını tarif etme hakkının olmadığını düşünüyoruz. Yani bir alevi, sunni inancını tarif etmediği gibi kimse de bizim dışımızda birilerinin tarif etme haklarının olmadığını düşünüyoruz. Bunun için büyük kurultaya gideceğiz. Kuşadası halkından da gelmek isteyen kim varsa hep beraber kurultaya katılarak kendi düşüncelerimizi, tepkilerimizi önerilerimizi sunacağız. Esas amacımızı bu.
2- Bu Konfederasyondan sonra sizce bu yasada değişiklik olabilir mi?
Erdal Kılınç: Yasalar gelir. Değişmesi için talepte bulanacağız. Gerek meclis gerek yerel gerek demokratik anlamda Bizi doğru tarif etmeyen yaşaya karşı her türlü tepkimizi koyacağız. Yani fiili, meşru ve aynı zamanda demokratik tepkimizi koymuş olacağız. Bir yasa çıkarken o toplumu rahatsız ediyorsa bu yasanın bir anlamı yok. Yasa niye çıkar? Aleviler, Bektaşilerle ilgili bir yasa çıkaracaksanız bu toplumu rahat ettirmek içindir. O toplumun ihtiyaçlarını gidermek içindir. Alevilerin sadece cem evlerinin aydınlatma, inşaat işlerinin yapılması veya buna benzer göstermelik şeyler alevilerin ihtiyaçlarını karşılamıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kazandığımız davalar var. O davaların süresi doluyor. Diyecekler ki biz alevilerle ilgili böyle bir şey yaptık. Biz tabi ki bu ülkenin vatandaşıyız. Çağdaş bir vatandaşın yaptığı her türlü faaliyette varız, olmaya da devam edeceğiz çünkü ülkemizi çok seviyoruz. Ve bunun karşılığında da bizim haklarımızın karşılanmasını istiyoruz. Aleviler hakkında yasa çıkarırken alevilerle konuşman gerekiyor. Buna benzer bir sürü kurumlarla konuşmadan ben yaptım oldu mantığıyla bizi inanç olarak tarif etmeyen yasaya alevilerin yüzde 98’i karşı çıktı. Toplumun yüzde 98’inin karşı çıktığı bir yasa o toplumun ihtiyaçlarını karşılamaz. Biz cem evimizi canımızı dişimize takarak yaptık. Ama birileri çıkıp bizim inancımıza ters şeyler. Bizim mantığımıza doğru gelmez. Biz her evimizi bir Cem evi olarak görüyoruz. Asla bu yasanın bizi soktuğu kalıba Türkiye’deki Aleviler olarak sığmayacağız. Değiştireceğimize inanıyoruz. Çünkü ülkede demokrasi var. Bu ülkede insan hakları var. Her ne kadar bunlar göz edilmese de illaki bu toplum doğruyu bulacaktır. Alevilerin tepkileri de kurultaydan çıkan sonuçla beraber hem yerelde hem genelde bunu anlatacağız. Hangi inanca haklar tanınmışsa alevilere de bu hakların tanınacağına inanıyoruz. Çünkü biz bu toplumda yaşıyoruz. Er ya da geç bunun böyle sonuçlanacağına inanıyoruz. Her kim nasıl inanıyorsa veya inanmıyorsa buna saygı duyulması gerekir. İnancın, insanlığın, laikliğin gereği de budur. Laikliğin olduğu bir ülkede inançlarda ayırım yapmak çok doğru bir iş değil. Diyanet İşleri Başkanlığı var. Bütçesi 4-5 bakanlıktan fazla. Ve bu diyanet işleri başkanlığı sadece belli bir inanca göre hizmet ediyor. Her inanca eşit şekilde hizmet edilmesine inanıyoruz. Çünkü laiklik bunu gerektirir.
“YEREL YÖNETİMLERİN DESTEK VERMESİ GEREKİYOR”
3- Merkezi hükümet böyle bir karar almışken yerelde alevilere yaklaşım nasıl?
Erdal Kılınç: Bizim bir cem evimiz var. Bu cem evinin temeli 1997’de atıldı. 27 yıldır bitirilmeyen bir cem eviyle karşılaştık. Bitirilmeden önce ben bütün konuşmalarımda alevi katliamlarını sayarken bunu da sayıyordum. Alevilerin yaşadığı bir yerde bunun bitirilmemesi zulümdür. 97’de dönemin belediye meclis üyesi Engin Berberoğlu tarafından yer tahsis edildi. Gerek Belediye gerek kamu destekleriyle kaba inşaatı bitiriliyor. Yemekhane ve iş alanları bitiriliyor. Ve sonrasında 27 yıl boyunca bu şekilde kaldı. Çünkü ciddi bir bütçe gerektiriyor. Son dönemde belediye başkanı Ömer Günel’in ciddi katkılarıyla gerek iş adamlarıyla gerek oluşturduğu komisyonla bitirilerek Dünya Barış Günüde açılışını yaptık ama halen ihtiyaçları var. Parti ayrımı yapmaksızın destekler bekliyoruz. Alevilerin büyük bir bölünü sosyal demokrat, CHP’ye oy veriyorlar ama yerel anlamda da çok ciddi destekler geldi. Yerel de biraz da siyasi destekler genel merkeze göre daha az ama son çıkan yasayı biz aleviler için darbe niteliğinde görüyoruz. Bu anlamda destekler alınıyor. Aydın Valisinin de bir desteği oldu. Cem evlerini diğer STK’lardan biraz ayırmak gerekiyor. Çünkü toplumun bir talebi ve ihtiyacı var. Cenazesini orada kaldırıyor, ibadetini orada yapıyor. Olmazsa olmaz diye talepleri var ve bu taleplerin karşılanması yeterli değil. Biz bu toplumun bir bireyi olduğumuza göre bizi bir belediyeye, başkana muhtaç etmeden devletin görevi olması lazım. Buna fiili bir şekilde karşılık vermesi lazım. Bu yasa bizi inanç olarak görmeyen sıradan bir dernek olarak gören bir yasa olarak çıktı. Bunun acilen değişmesi lazım.
4- Kuşadası’nda STK’ların ekonomik ve siyasi özgürlükleri sizce yeterli mi?
Erdal Kılınç: Ben iki dönem önce Eğitim-Sen başkanlığı da yaptım. Eğitim camiasının gözbebeği, çağdaş, demokrat, laik, bilimsel eğitimler sağlayan derneklerin içindeydim. Diğer sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkilerim iyi. STK’ların ekonomik olarak bağımsızlıkları zor durumda. Çünkü STK’lar devletten herhangi bir destek almıyorlar. Kurumsal bir destek alamıyorlar. Destek alamadıkları ve üye aidatları ve benzeri şeylerle kendilerini sürdürmek çok zor oluyor. Onun için mutlaka yerel veya genel yönetimler toplumun değerlerini ya da ihtiyaçlarını karşılaşmak için çıkan bu dernekleri mutlaka bir şekilde desteklemesi gerekiyor. Yoksa o stk’ları kuranlar birilerinden yardım alıyor, kirasını ödüyor. Kira yardımı aldığın kişinin derneği gibi görünüyorsun. STK’ların dernek olma özelliğin dışına taşıyor. O yüzden desteklerin olması gerekiyor. Fiili anlamda bir destek almıyorlar. Kuşadası’nda yaklaşık 400 STK var. Bir kısmı Bunların bir kısmı fiilen faaliyetini sürdürebiliyor. Bunlarda üye aidatları ve kendi içinde dayanışmayla bunu sürdürüyorlar. Ekonomik olarak iyi durumdalar diyemem. Ticaret Odası, Esnaf Odası gibi kurumları bunların dışında tutmak gerekiyor.
5- Kuşadası Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı’nın belli bir projeleri var mı?
Erdal Kılınç: Kuşadası Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı olarak Cem evi binamızı bitirdik. Binamız çok amaçlı bir bina. Biz kendimizi sadece kendi alevi camiamıza hizmet etmek için kurulmuş olarak görmüyoruz. Kuşadası’nda kaç bin insan varsa hangi talebini nasıl karşılıyorsa, herkese kapımız sonuna kadar açık. Orayı sadece bir cem evi olarak görmüyoruz. Bir Kültür Merkezi gibi görüyoruz. Çünkü bizim orada sınıflarımız var, oturma salonumuz, misafirhanemiz, yemekhanemiz var. İbadet yaptığımız yer var. Bunların sadece bize açık olmadığını hep söyledik. Basın açıklamaları yaparak duyurduk hep. Kim nasıl faydalanmak istiyorlarsa faydalanabilir. Konferans salonumuzu iyi amaçlı olarak herkes kullanabilir. Çalışmalar yapanlara ne inancını, ne mezhebini soruyoruz. Sadece amacının topluma hizmet edip etmediğine bakıyoruz. Bu anlamda hiçbir ayrım yapmamaksızın binlerce kişinin hizmetine sunuyoruz. Sunmaya da devam edeceğiz. Her Pazar kahvaltılarımız, sohbetlerimiz oluyor. O sohbetlerde de cem evini nasıl geliştirebiliriz şeklinde toplantılar yapıyoruz. Kuşadası genelinde de bir sivil toplum kuruluşu olarak yapabileceğimiz bunlar. Kuşadası ile ilgili eksikleri de söyleme hakkımız var. Doğrular varsa onları alkışlıyoruz. Kuşadası’nda bir kadın dışarda kalıyordu. Şimdi bizim cem evinde kalıyor. 3 tane öğrencimiz ücretsiz kalıyor. Sosyal anlamda çalışmalar yaptık. Bunları yaparken hangi kapıya paket bıraktıysak, hangi öğrenciye bir kalem bıraktıysak asla mezhebini, inancını sorgulamadık.
“YOKSUL ÖĞRENCİLERE ÜCRETSİZ KURS VERMEK İSTİYORUZ”
6- Bizler Cem Evini biliyoruz. Öğrenciler için derslik kurulup ücretsiz eğitim verilebilir mi?
Erdal Kılınç: Bizim önümüzdeki yıldaki projemiz Eğitim-Sen ile beraber çalışmalar yapacağız. Önümüzdeki eylül ayından itibaren de tamamen ücretsiz olarak eğitim senle de anlaşabilirsek yoksul öğrencilere ücretsiz kurs vermek istiyoruz. Tam ısınma sorununu çözemedik, başlayamadık. Isınma sorununu çözersek öğrencilerimize ücretsiz olarak eğitim sen öğretmenleriyle ücretsiz eğitim kursu açmayı düşünüyoruz.
7- Vakıf olarak nasıl bir yerel yönetim görmek istiyorsunuz?
Erdal Kılınç: Aydın’da Dede Sultan dediğimiz Şeyh Bedrettin yaşamış. Onlar alevilerin yol önderleri. Şeyh Bedretti’nin bundan yıllar önce her şeyi paylaşım diye bir sözü var. Bu söz evrensel bir söz. Aydın’da Ortaklar ortaklıktan gelen bir yer ismi. Birinci anlayışımız çok ciddi sosyal belediyeciliğin olması. Ortak paylaşımın yaşama geçirildiği bir ülke, dünya için yerel yönetim istiyoruz. Çevreye, doğaya, insana ne kadar değer verilirse onları önemsiyoruz. Bu şekilde yerel belediyelerin olduğu yerde bir insanın yatağa aç girmemesi gerekiyor. Doğanın katledilmemesi gerektiğini düşünenlerdeniz. Belediyenin sosyal alanlarının yoksullara koşulsuz açılması gerektiğini düşünenlerdeniz. Bunların mümkün olarak hayata geçirileceği bir yerel yönetim istiyoruz. Bunu Kuşadası’nda hayata geçirebilirseniz bu mümkün olur.
Yorumlar
0 comment