7 Ağustos 1999'da meydana gelen ve merkez üssü Gölcük olan 7.4 büyüklüğündeki depremin ardından ortaya çıkan tabloyu hatırlatan Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın İl Temsilcisi Hasan Kuru, Marmara Depremi’nin 23. yıl dönümü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasında Fay Yasası’nın çıkarılması gerektiğine dikkat çeken Kuru, “Tespit edilmiş fay hatlarının birçoğu yerleşim birimlerinin altından geçiyor. Aydın, İzmir, Muğla ve Denizli’nin de bulunduğu 22 kentimiz, 80’i aşkın ilçemiz ve 502 köyümüzün altından diri fay geçmektedir. Bu diri fay hatları üzerinde, yüzey faylanması tehlike kuşağı ve sakınım bandı içinde 100 binin üzerinde bina bulunmaktadır. Bu binalarda yaklaşık 1 milyona yakın vatandaşımız ikamet etmektedir. Bilimsel, kurumsal işbirliği ve afetlerle uygulanabilir etkin mücadele için, Fay Yasası çıkarılmalıdır. Bu bölgelerdeki riskli yapıların süratli bir şekilde yıkılması ve bu bölgelere yapı yapılmasının yasaklanması zorunluluktur” dedi.
"SADECE BİNALARI DENETLEYEREK AFETLERLE MÜCADELE EDEMEZSİNİZ"
Yapı denetimlerinde sadece binaların denetlendiğini zemin faktörünün göz ardı edildiğini ifade eden Kuru, “Zemin etütleri yapı denetim sistemi içine alınmalı ve yerinde denetlenmelidir. Yapı denetim sistemi bu haliyle afetlerle mücadelede yetersizdir. Yer bilimleri disiplini olmadan afetlerle mücadele olmaz. Zemin ve yapı denetim olarak kontrol sistemi değişmediği sürece hiçbir yapı güvenlidir diyemeyiz, afetlere karşı etkin denetim var diyemeyiz. Sadece binaları denetleyerek yapı denetim yapılmaz. Aydın genelinde yapılan çalışmalar mükemmel ama kağıt üzerinde kalıyor. Sadece binaları denetleyerek afetlerle mücadele edemezsiniz. Yani zemin faktörünü göz ardı edemeyiz. Sıvılaşan bir zemine yapı denetimi yapılmış, mükemmel statiği olan bir bina koyarsanız, deprem anında o binanın kütle halinde sıvılaştığını, zeminin altına girdiğini görürsünüz. Bu olmadığı müddetçe Aydın’da yapılan yeni yapı stokları dahi güvenli değil” diye konuştu.
"DEPREM İHTİMALİ YÜKSEK' ŞEKLİNDE AÇIKLAMALAR DAHA OLUR"
Kuşadası depreminin ardından daha büyük depremlerin olabileceğine yönelik yapılan açıklamaları doğru bulmadığını ifade eden Kuru, “Kamuoyu zaten belli bir endişede. Yani bazı hocalarımızın 6 büyüklüğünde deprem olacak gibi ifadelerini açıkçası doğru bulmuyoruz. Bunlar çok doğru açıklamalar değil. Sadece korku, endişe ve paniğe sebebiyet verir. Bunun yerine evet, zarar veren deprem ihtimali yüksek ve bu zararın önüne geçmek için şunları yapmamız gerekir şeklinde açıklamaların çok daha doğru olacağını düşünüyorum. Yaklaşımımız biraz daha farklı olmak zorunda. Zaten Bugün Türkiye’de 6 ve üstünde deprem olma potansiyeline sahip bir kaç nokta var ve bunu herkes biliyor” dedi.
“KUŞADASI KÖRFEZİ AYDIN İÇİN CİDDİ RİSK ARZ EDİYOR”
Kuşadası Körfezi'nin Aydın için ciddi risk teşkil eden en önemli noktalardan bir tanesi olduğunu belirten Kuru, "Burayı biraz daha aşağı doğru Dilek Yarımadası, Didim, Kuşadası ve özellikle Büyük Menderes’in dökülme sahasının ön tarafına doğru genişletebiliriz. Bu saha deniz dibi fay hatları anlamında ciddi deprem üretiyor. 4 ile 5 büyüklüğünde depremler üretiyor ve deniz tabanı fay çalışmaları yeni yeni başladı. Maalesef ülkemizde kara bitince fay hatları da bitiyormuş gibi algılanıyor ama halbuki denizlerde olan depremlerin karaları etkileme oranı çok yüksek. Kuşadası yapı stoğu anlamında Aydın için hassas bir bölge. Burada afetle mücadele ve yapı stoklarına ilişkin çalışmalar kamu-yerel idare işbirliği ile yapılmalıdır” diye konuştu.
Haber: Hilal Aygördü
Yorumlar
0 comment