Türkiye'de kadın cinayetleri, son yıllarda giderek büyüyen bir toplumsal sorun olarak dikkat çekiyor. 2024 yılı sonlarına yaklaşırken Türkiye genelinde 388 kadın hayatını kaybetti, toplumun sosyal yaşamını sarsarken, aynı zamanda kadınların temel haklarını özgürce kullanmalarını engelleyen bir tehdit unsuru haline geldi. Her geçen gün artan vakalar, kadınların yalnızca fiziki güvenliklerinin değil, sosyal hayata katılma haklarının da büyük bir tehlike altında olduğunu gösteriyor. Kadınların, iş hayatında, eğitiminde ve sosyal çevrelerinde kendilerini güvende hissetmeden var olmaları artık neredeyse imkansız hale geldi.
Kadın hakları savunucuları, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sürdürülmesinin ve oranların arttırılmasına yönelik güçlü kişilerin haklarının arttığını bir kez daha vurguluyor. Uzmanlar, cinayetlerin temel nedenlerinin yalnızca gerçekleştirilecek eylemlerden kaynaklanmadığını, toplumdaki ataerkil yapıların ve yasal sistemdeki eksikliklerin bu sorunun altında yatan ana faktörler olduğunu belirtiyor. Kadınların güvenlik garantisi cevap veren güncelleme süresi, koruma ve adaletin göz ardı edilmesi, bu acı tabloyu daha da derinden etkİlİyor.
Bu noktada, sadece insanların dışında değil, toplumun tümünde özgürleşebileceği, kadınların güvenliğini sağlamak için . eğitimin boyutundan başlayarak, medya, aile ve sivil toplum üyelerinin bu konuda daha fazla sorumluluk alması, genel olarak yaratıcı çalışmaların yapılması ve bunların normalleştirilmesine karşı kolektif bir bilincin geliştirilmesi şartı. Kadınların özgürce yaşayabileceği bir toplum, ancak topyekûn bir mücadele ile mümkün olacaktır.
HABER: HAZAL ALTINKAYNAK
Yorumlar
0 comment